GİRİŞ
Mart 2020 yılı sanırız tüm dünya vatandaşlarının kendilerini yeniden tanımladıkları, yeni yeni
alışkanlıklar edindikleri ve sahip olduklarının değerini tekrar tekrar anladıkları bir yıl olarak
hafızalarımıza kazındı. Her sektörü kendi içinde etkileyen COVID-19 salgını ekonomik sorunlara ve de
maalesef eğitim sektöründe belirsizliklere neden olmuş, fazlasıyla değişkeni bünyesinde barındırmış ve
çözüm üretme konusunda kurum ve kuruluşları çaresiz bırakmıştır. Eğitim-öğretim alışılagelen rutin
yapısından sıyrılmış, yeni kavramlar üzerinden nicelik ve nitelik yapısı belirlenir olmuştur. En yoğun
farklılık öğretim ve eğitimin tanımında, çevrimiçi ve çevrim dışı derslerin veriliş biçiminde, ölçme ve
değerlendirme sistemlerinin uygulanmasında, teknolojik gücün ve yeterliliğin bu alanlara yönelik
koyduğu olumlu katkısında veya yarattığı olumsuz duygu ve durum yapısında gözlemlenmiştir.
Üzerinden aylar geçmesine rağmen sürecin bir sonraki aşamasını öngörmek, hazırlanmak, planlamak ve
doğru yapıyı sağlamak neredeyse imkânsız gibi durmaktadır, ancak eğitim-öğretimin doğası gereğince
kimlik, kişilik, duygu ve düşüncenin gelişmesi, değişmesi, farklılaşması ve toplumsal yapıda bireyin yerini
alabilmesi ve kendisini buna göre konumlandırabilmesi eninde sonunda yüz yüze eğitime geçişi zorunlu
kılmaktadır.
Bilginin ziyadesiyle ekran karşısında verilebildiği, yeni neslin dijital dünya ile olan güçlü bağının bunu
alabilecek güçte ve yeterlilikte olduğu, hatta sınıf ortamında yaşanması muhtemel sorunlar bertaraf
edildiği için birçok öğrencinin kendini daha güvende hissettiği bilinmektedir. Bu gerçekliğe rağmen
eğitimin
“İstendik davranış değişikliği yaratma sürecidir”
tanımına hizmet edebilmek için davranışın
deneyimlenmesi, içselleştirilmesi, kişinin tutum geliştirebilmesi, olaylar karşısında pozisyon alabilmesi
ve de en önemlisi öğrencinin bunlara paralel kimlik ve kişilik yapısının doğru ve anlamlı şekillenmesi için
“yeni sosyal ortam olarak okulu”
yeniden tanımlamak sorumluluğumuz, ayrıca her bir öğrencimizin
haklarını korumak, misyonda ve vizyonda ifadesi bulunan
“bütünsel bireyi yaratmak”
en temel
görevimizdir.
Bu anlayışla eğitim-öğretimin Uzaktan Eğitim (UE), Yüz Yüze (YY) veya yüzyüze ve uzaktan (YY + UE)
olması durumlarından bağımsız IEK’da eğitim-öğretim gören tüm öğrencilerin en temel haklarının
hassasiyetle korunması ve her bir unsurunda katma değer yaratması önemsenmektedir:
Uzaktan Eğitim
Öğrenme
Hakkı
Birey Olma
Hakkı
Gelişme
Hakkı
İnsan Olma
Hakkı
Yüz Yüze Eğitim
Ulusal ve uluslararası müfredatta yer
alan kazanımların doğru metod ve
tekniklerle desteklenerek
öğretilmesi ve deneyimletilmesi
Kendisi ve çevresiyle ilgili karar
alma ve verme hakkının sağlanması
Sorumluluk alma ve görevi ifşa
etmesine imkan tanıması, teşfik
edilmesi ve özgüveninin
güçlendirilmesi
Sosyal yapıda kimliğin ve kişiliğin
gelişim gösterebilmesi için çatışmayı
yönetebilme ve problemi kendi başına
çözebilmesine imkan tanınması
Eşitlikçi ve hakkaniyetli
davranılması
Yasal ve sosyal hakların korunması
Farklılıklarına saygı gösterilmesi
Öğrenen profilinin dikkate alınarak
faklılaştırılmış öğretim
uygulamalarına yer vererek bireysel
öğrenme ihtiyacının giderilmesi
Öğrenme sürecinde eşitlik ilkesinden
ödün verilmeden her bir öğrenciye
katma değer yaratacak uygulama ve
süreçlerin işletilmesi
Yetenek ve yeterliliklerin gelişimine
fırsat yaratılması, teşfik edilmesi
Bilgi ve becerilere uygun planlama
yapılarak kariyer hedeflerinin
belirlenmesi ve buna ulaşabilmesi
için tedbirlerin alınması
Duygusal, sosyal, bedensel, düşsel
ve düşünsel olarak güçlendirilmesi,
olaylar karşısında tutum
geliştirebilmesi için desteklenmesi
